Perihan`IN sayfasI

İYİ Eğlenceler

PERİHANIN SAYFASI

Bu fotograflara


EY  TÜRBAN SEVER KADINLARIMIZ...Sanıyormusunuz ki şeriat gelince şimdilik;  şimdiki gibi  bol makyajla seyran edebileceksiniz. BUYRUN BAKIN ne hallere düşeceğimize  BUNA FIRSAT VERMEYİN....



bakin1.jpg

bakin2.jpg

bakin3.jpg

bakin4.jpg

bakin5.jpg

bakin6.jpg

bakin7.jpg



İRTİCA ÜZERİNE

Tayyip Bey Amerika'ya giderken yolda gazetecilere "İrtica yok" demişti.. Kendi bakanları ve Diyanet İşleri Başkanı'ndan bile destek bulamayınca dönüşte ifade değiştirdi. Yeni bir formül ortaya attı:

"İrtica demeyelim, onun yerine aşırılık diyelim!"

Nedenmiş? İrtica sözünden mütedeyyin vatandaşlar tedirgin oluyormuş.

Laik düzenle barışık samimi Müslümanlar neden irtica sözcüğünden tedirgin olsun?

Gelelim "aşırılık"ın ölçüsüne? Bir şeyin aşırı olup olmadığını belirlemek için normal ölçüyü bilmek lazım. Başbakana göre "normal" nedir?

Bize göre normal "laik çerçeve"dir. Laikliği delmeye ve ortadan kaldırmaya yönelik her eylem irticadır... Başbakanın böyle bir ölçüsü var mı? Ne demişti geçmişte:

"Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye... Millet istedikten sonra tabii gidecek yahu"

Bu görüşteki bir insan aşırılığı hangi normale göre saptayacak?

Dinsel siyaset yapan... Laik düzeni değiştirmeye çalışan tarikat ve cemaatlerden oy uman bir parti, irticayla savaşır mı? "Cumhuriyeti daha Müslüman bir yapıya devretmeyi" hedefleyen kişiyi Başbakanlık Müsteşarlığı'na oturtan bir Başbakan irticayı önler mi? Bırakın takiyeyi...

MELİH AŞIK



BUGÜNÜN YOĞUN GÜNDEMİNDE ÖNEMİ 
DAHA DA ARTTI.

Uyandırın
korkmayın heryerde konuşun konuyu siz açın
takside taksiciye konuşun
apartmanda kapıcıya konuşun
sakallı gazete bayinize konuşun
eve gelen gündelikçiye konuşun.

Anlatın eğer Fethullah dindarsa peygamber gibi ise
neden Amerika'da yaşıyor ?
neden Mekke'de Kabe yakınlarında bir malikanede değil de
Amerika'da FBI çiftliğinde.

Söyleyin bu zat değilmiy di 25 yıl o cami senin bu cami
benim salya sümük ağlayarak FAİZ haram diyen ?
sorun kapıcınıza peki BANK ASYA nedir ?

Önce alıştırmanız gerekir.
Görüntüye.
Seslere.
Hareketlere.
Sessizliğe.
Çevrenizde olup bitenlere.
Yavaş yavaş alıştırırsınız.
Alışırlar.
Türbana.
Çarşafa, peçeye.
Taşyapı'ya.
Oğulların gemilerinin olmasına.
Çocukların televizyon kurmasına.
Yakınların yolsuzlukları na.
Sevgililere alınan evlere.
Çokeşliliğe.
Erkeklerin, kadınların ayrı ayrı oturmasına.
Ramazanda öğle yemeği verilmemesine.
Beyaz takkeyle gezenlere.
Hem de öyle alışırsınız ki size çok doğal gelmeye
başlar.
Bizde böyle deyip geçmeye başlarsınız.
'Galiba demokrasi bu da biz mi anlamıyoruz?' diye
kuşkulanırsınız.
Sonra da uyuşursunuz.
Yavaş yavaş uyuşursunuz.
İçinizden bile tepki duymaz olursunuz.
'En az üç çocuk yapın' derler, dinler geçersiniz.
'Bizi azaltmaya çalışıyorlar' derler, gülme duygunuz
bile kaybolmuştur.
'Batı'nın ahla ksızlığını aldık' derler, öyle dinler
durursunuz.
Uyuşturmuşlardı r sizi.
Bir yandan Çanakkale zaferini kutlarsınız.
Öte yandan Çanakkale savaşını yıllar sonra
kaybettiğinizi bile fark etmezsiniz.
Başbakanınız planlarını Amerika'ya açıklar.
Siz burdan dinlersiniz.
Amerika Ankara'yı işgal etmektedir.
Siz İngilizce öğrenmeye çalışırken durumu
göremezsiniz.
***
Alışırsınız ve uyuşursunuz.
Geçmişe dalıp gitmişken,
geleceği kaybetmekte olduğunuzu fark edemezsiniz.
Plan da bunun için yapılmıştır.
Önce alıştırma.
Sonra uyuşturma.
Yüzünüze demokrasi derler, arkanızdan gülerler.
Yüzünüze çokkültürlülük derler, arkanızdan bölerler.
Yüzünüze değişim derler, arkanızdan soyarlar.
Yüzünüze gelişim derler, arkanızdan bakarlar.
Alışırsınız.
Uyuşursunuz.
Tehlikenin farkında mısınız?
Önce Alıştırma - Sonra Uyuşturma...

PROF. DR. ERDAL ATABEK

 

 
Bugün 178 ziyaretçikişi burdaydı!
Saniyedir bu sayfadasınız...